-
“Çakmak Barajı tarımsal sulama projesidir ve daha tam kapasite ile hizmet vermeden amacı dışına itilmek istenmesi bölgeye ihanettir……..”
Trakya Bölgesinin GAP’ı olarak adlandırılan, bölgede ekonomik ve tarımsal büyümeyi doğrudan etkileyecek olan Çakmak Barajı Projesinde; sulama hattında ki yavaş ilerleyiş bölgede günden güne geleceğe yönelik umutlarının tükenmesine sebebiyet verirken, projeye yönelik son yaşanan gelişmeler üreticiler üzerinde karamsarlığa neden oldu.
522 Bin dekar arazinin sulu tarıma geçmesine yönelik uzun bekleyişin ardından, Devlet Su İşleri 11. Bölge Müdürlüğünün sosyal medya hesabından “Çakmak Barajından Çorlu ve Çerkezköy OSB’lerine kullanma suyu getirilmesi projesinin” varlığını kabul etmesi karşısında bölge üreticileri adına sessizliği ilk bozan isim Uzunköprü Ticaret Borsası Başkanı Egemen Aslan oldu.
“PROJENİN ASLİ AMACINDAN SAPTIRILMASINI KABUL ETMİYORUZ”
Bölgenin ekonomisinin tarıma dayalı olduğunu belirterek, bölge gelişimi adına Çakmak Barajının tamamlanmasının hayati önem taşıdığını ifade eden Uzunköprü Ticaret Borsası Başkanı Egemen Aslan, bu hassasiyete rağmen projenin yerinde saymasına anlam veremediğini ifade etti.
2007 yılında başlatılan projenin aradan geçen 14 yılın ardından tarımsal sulama amacına yönelik bir arpa boyu yol kat etmediği yetmezmiş gibi şimdi ek projelerle amacı dışına çıkarılmasını kabul edilemez bir gelişme olduğunun altını çizerek sözlerini sürdüren Aslan açıklamasının ilk kısmında şu ifadelere yer verdi;
“522 Bin dekar tarım arazisini sulu tarıma elverişli hale getirecek Çakmak Barajı Projesi, projelendirme haliyle bölgemiz açısından son derece kritik bir role sahiptir. Altını çizerek ifade etmek isterim ki Çakmak Barajı Projesi tarımsal sulama amacıyla gündeme gelmiş, bu asli görev üzerinden çalışmalar yürütülmüş, barajın gövde inşaatına yönelik yapılan kamulaştırmaya projenin önemi dolayısıyla üreticiler tarafından itiraza dahi konu edilmemiştir.
Ama gelin görün ki bu gün gelinen nokta itibariyle projeye dair OSB’lere su temini adı altında bir yan kol çıkarılmış, hatta bu yan kol projenin tarımsal sulama asli amacını ikinci plana itecek kadar hızlı bir ilerleyiş haline getirilmiştir.
Tarım topraklarına su vermek yerine hayal ve umut serpiştirmekten bölge adına fayda sağlayamaz hale getirilen proje için ayrılmayan, üreticilerimize çok görülen bütçemiz, işin içerisine sanayiciler girince birden akıtılır hale getirilmiştir. Öyle ki yanı başında ki topraklara su temini sağlayamayan Çakmak Barajından sanayi bölgelerine su temini için 3 MİLYAR TL bütçeli projeler planlanmış, 6 yıl tamamlanma süreleri hesaplanmış ve tüm bunlarda umutla topraklarını suyla buluşturmak için bekleyen üreticilerimizin gözünün içine bakılmasına rağmen onları görmezden gelerek yapılmıştır.”
“KANAL İSTANBUL” GİBİ SİYASİ PROJELER İÇİN YOKTAN VAR EDİLEN BÜTÇELER, ÜRETİCİLERDEN ESİRGENMEMELİDİR”
Tarımsal üreticilerin ülkenin temel taşı olduğunu söyleyerek sözlerini sürdüren Başkan Aslan;
“Bir kez daha altını çizerek söylemek istiyorum Çakmak Barajı Projesi tarımsal sulama amaçlıdır ve asli amacına tam kapasiteyle hizmet etmeden farklı arayışlarda kullanılması bölgemiz adına kabul edilmesi mümkün olmayan bir gelişmedir. “Kanal İstanbul” gibi siyasi projeler için yoktan var edilen, sanayi alanlarının kullanım suyu için bulunabilen bütçe, ülkenin temel taşı olan üreticilerimizden esirgenmeyip bir an önce onların refahı dolasıyla da bölgenin refahı için Çakmak Barajı sulama hattının tamamlanması için aktarılmalıdır” ifadelerine yer verdi.
“TARIMSAL SULAMAYI ENGELLEYECEK TEK BİR ADIM BÖLGENİN İFLASI DEMEK OLUR”
Açıklamaların ikinci kısmında sanayi ve tarımsal üretimin birbirinden ayrılamaz derecede önemli olduğuna değinen Aslan, işaret etmek istediği konunun bölgenin tarımsal kalkınması olduğunu ifade ederek sözlerini söyle sürdürdü;
“Tarımsal üretimin önemli olduğu kadar sanayi yatırımları da göz ardı edilmeyecek kadar önemli ve desteklenmesi, varsa da sıkıntıları giderilmesi gereken kollardır. Bura da benim gözettiğim hassasiyet sanayi bölgelerine su götürülmesinden ziyade tarımsal sulamaya engel teşkil edecek bir durumun cereyan etmemesi üzerinedir. Elbette ki Meriç Nehri’nin suyunun bir damlası bile boşa akmamalı, yapılan her projeden maksimim verim alınmak üzerine hamlelerde bulunulmalıdır. Fakat bu öyle bir keskin çizgidir ki, iki farklı projeyi birbirine entegre ederken zarar vermemek en önemli bakış noktası olmalıdır. Tarımsal sulama için hayata geçirilen Çakmak Barajı projesi tam kapasiteyle asli hizmetini vermeye başlar ve hiçbir güç kaybı yaşamadan sanayi bölgelerine su temini işini de yürütebilirse ortada şikayet edecek bir durum kalmayacaktır. Fakat iki projenin de ortaklaşa olarak besleneceği yer Meriç Nehri olduğu düşünülürse, kuraklık durumunda tarımsal sulamaya yönelik sekte vurmayacağını söylemek su ihtilaçlarına bakıldığında tedirginlikleri de beraberinde getirmektedir. Bu yüzdendir ki Projede öncelikli olarak tarımsal ihtiyaç odak edilip, arta kalan bir kapasite olursa sanayi bölgeleri temini söz konusu olmalıdır. Aksi bir durumda yani projenin tarımsal sulama odağından sapması halinde bölgenin iflası demek olduğu tartışılmaz bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır.”
“PROJE BU HIZLA GİDERSE, UZUNKÖPRÜLÜLERİN ELİNDE BİR AVUÇ TOPRAK KALMAZ”
Ülkemizi kasıp kavuran ekonomik kriz ve yıllardır süre gelen yanlış tarım politikalarından kaynaklı üreticilerin üretemez hale geldiğini ve üretenlerin ise çıkışı olmayan bir girdap içerisinde savrulduğunu belirterek sözlerini sürdüren Uzunköprü Ticaret Borsası Başkanı Egemen Aslan;
“Ülkemizin içerisinde bulunduğu ekonomik çıkmaz hepimizin malumu. Bu dar boğazı en derinden hisseden yerlerin başında da ne yazık ki ilçemiz gelmektedir. İstihdam alanlarının yetersizliği nedeniyle her geçen gün genç nüfusunu yitiren Uzunköprü’de tarım toprakları da bölgemizde cirit atan şirketlerin eline geçmektedir. Kırsal nüfusumuzu ele alacak olursak kısıtlı alanlarda üretim yaparak hayatını idame ettirmeye çalışıp mevcut durum itibari ile başarılı olamamış birçok kardeşimiz üretimden kopmak durumunda kalmış, kalanlar ise umudunu Çakmak Barajı projesine bağlayıp kısıtlı mücadele gücüyle elinde ki bir avuç toprağına sahip çıkmak için üretmeye çalışmaktadır. Çakmak Barajı Projesinin yavaş ilerlemesi bu kardeşlerimizin mücadele günün yok olmasına, amaç dışı ek projeler icat edilmesi de bölgeye ve tarıma yönelik ilgisizliğin ortaya çıkmasıyla birlikte geleceğe yönelik umutların dahi tükenmesine sebebiyet olur. Bu da kaybımızın daha da artması demektir. Çakmak Barajı Projesinin bu durağan haline yönelik kısa zaman içerisinde pozitif bir ivmelenme sağlanmadığı takdir de, projenin tam kapasiteyle tamamlanma sürecine kadar Uzunköprülülerin elinde bir avuç toprak kalmayacağı korkutucu gerçeği karşımızda öylece durmaktadır. Ben tüm Uzunköprülüleri, ilçemizin yarınlarına katkıda bulunmak için tek vücut halinde bölgesel mücadele için birlik olmaya davet ediyorum. Bu mücadele bizim bu topraklara olan vefa borcumuzdur” diyerek sözlerini sonlandırdı.
