Edirne Çevre Gönüllüleri Derneği, AK Parti İl Genel Meclisi Uzunköprü Üyesi Nedret Akbulut’un termik santral konusundaki söylemleriyle kendisine oy verenleri değil bir kesim kömür üreticisini temsil ettiğini bir kez daha kanıtladığını bildirdi.
Edirne Çevre Gönüllüleri Derneği Yönetim Kurulu tarafından yapılan yazılı açıklamada, Akbulut’un, Edirne ili sınırları içerisinde acilen termik santral yapılması için çalışmaların başlatılması gerektiğini söylediği hatırlatılarak şunlara yer verildi: “Kömür rezervinde zenginliğin değerine vurgulayarak, termik santral yapılması için siyasiler, madenciler, sivil toplum kuruluşları, sanayi ve ticaret odaları, belediyeler ve basın da dâhil olmak üzere hep birlikte bu konuda yoğunlaşmalıymışız. Akbulut; Tekirdağ ilindeki Malkara ve Marmara Ereğlisi’ne termik santrali kurulması yönünde planlama yapıldığını söylemişse de; örnek verdiği termik santral girişimleri Trakya Platformu önderliğinde birçok kurum, kuruluş ve kişinin itirazı üzerine reddedilmişti.
Termik Santraller ile ilgili çevrecilerin bazı söylemlerine de dikkat çeken Akbulut dünyada kömürden üretilen enerjinin önemini de vurgulamış. Ama keşke bugün gelişmiş ülkelerin 18. ve 19. Yüzyıllarda yaygın olarak kömürden elde ettikleri enerjinin kaç kişinin ölümüne ve hastalanmasına neden olduğunu görüp, artık termik santraller yerine güneş, rüzgâr, dalga gibi yenilenebilir enerjilere yöneldiklerini araştırıp öğrenseydi. Kendileri yenilenebilir enerjiye geçen emperyalist ülkeler diğer ülkelere ise kömür, nükleer türü enerjileri önermektedirler.
Akbulut az bir araştırma ile kömürden elde edilen enerjinin nelere sebep olduğunu, gelişmiş ülkelerin bunları bizlere gazladığını bulabilirdi. Evet, yüz yıl öncesine göre teknoloji gelişmiştir ve termik santraller de yenilenmiş ve az bir kısım zararı önlenmektedir. Ama üretim süreci aşamasında kömürden çıkan zehirler yok edilememiştir. Çok basit anlatımla; termik santralin yararları da yok değil hani; kalitesiz olan kömürler kullanıldığından dolayı tasarruf elde edilir, ucuz elektrik üretimi sağlanır. Kömür çıkarılan her alana termik santral kurulabilir. Su buharı sayesinde sınırsız enerjisi üretilir. Üretimi kolay ve maliyetsizdir. Ama bu ucuzluğun insan boyutunda maliyeti ağır olmaktadır Sayın Akbulut. Çıkan gazlar tarım ürünlerine, hayvanlara, su kaynaklarına ve ormanlar üzerinde tahribat oluşturur. Termik santrallerden çıkan kükürtdioksit, azotoksit ve partikül gibi maddeleri içerdiğinden dolayı insanların sinir sistemlerini olumsuz etkiler. Bacalardan çıkan küller, bölgede yaşayan insanlarda kanser riskini arttırır. Bacalardaki gazların yayılması sonucunda asit yağmurlarının oluşumunu tetikler. Yağan yağmurlardan dolayı toprağın yapısında bozukluk oluşur. Ağaçlar etkilenerek hayvancılık alanları olumsuz etkilenir. Santrallerde sıcaklığın soğutulması için soğuk su kaynağı niyetine yer altı suları, akarsular ya da deniz suları kullanılır ve doğaya sıcak su bırakılması sonucunda çevredeki canlılar ve bitkiler ölmektedir. Yoğun su kullanılması ve devir-daimi nedeniyle çevredeki yeşillik tamamen yerini kurumaya bırakır ve çölleşme başlar.
Daha binlerce olumsuzluk sayılabilir ki bunlar sadece ilköğretim düzeyinde olanların bilmesi gereken objektif bakış ile görülenlerdir. Bütün bunlar basit dilden anlatılınca siyasi iktidarın daha iyi anlayacağını umuyoruz. Çünkü siyasi iktidar ve sözcüleri basit dilden sözcüklerle zararları yarar olarak sunarak yoksullaşmayı, doğa tahribatını ve ne yazık ki ölümleri bile basitçe kabullendirmektedir.
Sayın Akbulut kendisine oy verenleri değil bir kesim kömür üreticisini temsil ettiğini bir kez daha kanıtlamıştır. Kendisine oy verenler bunu iyi değerlendirmeli ve kendilerini hastalıklara ve ölüme sürükleyen, yaşam alanlarını yok eden bu tür temsilcileri iyi bilmelidir.
Bu talep yeni bir talep değildir. Yıllardır ısıtılıp ısıtılıp önümüze getirilen bu tercih bizim balık hafızalı olduğumuzu sanan basit siyasetçilerin kömür karteli sözcülüğünü yapmasındandır. Bu talep sadece Keşan ve Uzunköprü’yü de kapsamıyor. Bu talep uluslararası enerji lobilerinin dayatması ile en yukarılardan da dillendirilmektedir.” Denildi.
