Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

ECDADIMIZIN MİRASI GELECEĞE TAŞINIYOR

24 Haziran 2018 Genel Seçimlerinin ardından Ak Parti’den Edirne Milletvekili
24 Haziran 2018 Genel Seçimlerinin ardından Ak Parti’den Edirne Milletvekili seçilmesiyle birlikte Uzunköprü’ye yönelik yapmış olduğu ilk ziyaretinde yeni Devlet Hastanesi Projesi ve Ecdat mirası tarihi taş köprümüz UzunKöprü’nün restorasyonunun başlatılmasına dair vermiş olduğu sözleri yerine getiren TBMM KEFEK Başkanı Milletvekili Fatma Aksal, restorasyon bekleyen diğer bir Ecdat Mirası Muradiye Cami’miz içinde yıllardır beklediğimiz müjdeyi paylaştı.
BÜTÇE HAZIRLANDI, EYLÜL AYIN İÇERİSİNDE İHALESİ YAPILACAK
Geride bıraktığımız Perşembe günü Uzunköprü’ye ziyareti kapsamında muhtarlarla bir araya gelen Aksal, Muradiye Camii’nin bekleyen restorasyonunun kendine hatırlatılması üzerine ilgili müdürlükle yapmış olduğu görüşmenin ardından; Ata mirasımızın restorasyon bütçesinin hazırlandığını ve 15-20 gün içerisinde ihalesinin yapılacağını açıkladı.

-MURADİYE CAMİ-

Günümüzde Muradiye camisi adı ile anılan cami, yeni kurulan. Ergene kentinde Sultan II.Murat tarafından köprü ile beraber 1443 yılında yapılmıştır.

Osmanlı sultanlarının yaptığı camilere selatin camisi denir. Muradiye camimiz de bir selatin camisidir. Osmanlı tarihleri ve Edirne vilayeti salnamelerine göre cami beş yüz kişiyi alacak büyüklüktedir.

Sultan II.Murat Ergene kentinde yaptırdığı, döneminde dünyanın en uzun taş köprüsü ve camisine çok değer vermişti. Ergene kentinde oluşturduğu vakıf külliyesinin açılışında, büyük bir alçak gönüllülükle caminin mumlarını kendi elleri ile yaktıp, Edirne’den davet ettiği ve Ergene kentinden katılan konuklarına yemekleri kendisi üleştirmiştir.

Muradiye camisinin ilk yapımında kubbeli olduğununa dair minyatür resimler bulunduğu da belirtilmektedir.

Caminin ön, arka ve yan saçak örtüleri düz çatı olarak yapılmıştır. Sağ ön köşede kesme taştan yapılmış tek şerefeli bir minaresi vardır.

Zaman aşımı nedeniyle pek yıkkın duruma gelen camiyi 1621 yılında II.Osman yeniden onartmış, duvarları kendi moloz taşları ile yapılmıştır. Caminin ilk kuruluşundaki durumunu belirten minyatür resimde bahsedilen ortasındaki kubbe bölümü bütünü ile değiştirilmiş, çatı beşik örtü durumuna getirilmiş ve   kurşunla kaplanmıştır.

22×19 m. boyutunda, dikdörtgen biçimindeki caminin, bu boyutlara göre duvardan pek alçaktır. Yüksekliği 5.70 metredir.

Caminin önünde 3.80 X 22.20 metre boyutunda bir sundurması vardır. Sundurmanın çatısı on iki ahşap direk üzerine basmaktadır. Daha sonraki onarımlarda sundurmanın direkleri kaldırılmış, yerine duvar örülmüştür.

Caminin çatısı duvarlar ve iki sütun üzerine oturtulmuştur. Osmanlı dönemi camilerinde yapılmış, dikdörtgen beşik örtülü camilerinin en büyüğüdür. Caminin içinde on iki ahşap direk üzerine oturtulmuş bir harimi vardır.

Ekrem Hakkı Ayverdi, Osmanlı Mimarisinde Çelebi ve II.Murat Devri yapıtında Uzunköprü II.Murat camisinin mihrabı güneyden doğuya 30 derecedir. Oysa Uzunköprü’de caminin kıblesi 34.5 derece olması gerekir diye saptamıştır.

Caminin avlusu ve güneyinde haziresi (mezarlığı) bulunmaktadır. Bu mezarlıklarda Uzunköprü’nün ünlü kişileri gömülüdür. Caminin sol ilerisinde imarete ait aşhane ve medrese bulunmaktaydı. Caminin üç kapısı vardır. Sundurmadan geçen ön giriş kapısı, batı kapısı ve kadınlar kapısı denilen doğu kapısıdır.

Avlusunda da üç kapısı vardır. İkisi batıda biri de doğudadır. Batı üst kapısı üzerinde, Ergene medresesi müderrislerinde Enisü’l-Müsamirin adlı Edirne tarihini yazan Abdurrahman Hibrinin yazmış olduğu Mermer yazıt vardır. Yazıtta, Camiyi II.Murad’ın 1443 yılında yaptırdığı ve II. Osman’ın 1621 yılında onarttığı yazılıdır.

CAMİ ŞADIRVANI

Şadirvan Uzunköprü’de Muradiye camisi avlusunda, caminin giriş kapısı karşısında, atalarımızın otağ çadırlarını andıran, üst çatısı piramit biçiminde bir külahla örtülü bir şadırvanımız vardır.

Caminin ayrılmaz bir öğesi olan şadırvan halkın abdest almaları için yapılmış üstü kapalı, çok musluklu bir çeşmedir, ilk yapıldığında suyu Sultan II.Murad’ın Malkoç yöresinden getirttiği su şebekesinden sağlanıyordu. Günümüzde ise kent su şebekesine bağlandığı gibi bir kuyudan santrifüjle de su sağlanabilir durumdadır.

Şadırvan sekizgen prizma biçiminde bir hazinesi ve sekiz muslukludur. Her musluğun önünde, üstü ahşap beton oturma yerleri ve suların etrafa sıçramaması için derince bir yalak vardır, çatısı ilk yapıldığında, sekiz ahşap direk üzerine oturtulmuştu. Yeniden yapılanmasında ise sekiz demirli beton direk kullanıldı. Eski özgün yapısına bağlı kalınarak, hayırsever Sayın Ahmet Akalın tarafından günümüzdeki duruma getirilmiştir.