Kıymetli dostlarım, çok önemli iki aya kavuşmuş oluyoruz. Birincisi malum nisan ayıdır. Nisan ayında yağan yağmurlar kainatı uyandırır. Çevremizde ölü olarak sandığımız topraktan yeşillikler fışkırır ve nisan ayında yağan yağmur midyenin içine düşerse inci olur. Ağaçların dallarından renk renk çiçekler açar. Tabirimi maruz görün odundan türlü türlü meyvaların ilk habercisi olan çiçeklerin açtığı bu nisan ayı kainatın dirilişine şahit olduğumuz aydır desek yeridir.
İkinci ayımız ise on bir ayın sultanı ramazan ayıdır. Evlerimizi, mahallemizi, köyümüzü, şehrimizi ve ülkemizi farklı bir iklime taşıyan bereket ayı ramazanı iyi değerlendirirsek hasat zamanı bol miktarda ürün alırız. Çünkü bu ayda yapılan ibadetlere diğer aylara göre daha fazla karşılık verilir. Nisan ayında yağan yağmurlar daha bereketli olduğu gibi ramazan ayında yapılan ibadetler de daha bereketlidir.
Karagöz seyri değil, gözyaşı dökme ayı;
Bilinmez’i bilirler, bilseler ağlamayı…
Necip Fazıl Kısakürek
Değerli kardeşlerim şairin de söylediği gibi bu ayı iyi değerlendirmek gerekir. İçe doğru bir sefer yapmak gerekir. Ruhumuzu, gönlümüzü beslemek gerekir. İnanın bugün en çok şikayet ettiğimiz konular bizim kaliteli bir insan, kaliteli bir Müslüman olamayışımızdan kaynaklanır. Deprem olunca ev kiraları artıyorsa, bir söylentide marketleri boşaltıyorsak, ihtiyaç fazlasını yığıyorsak, fırsatçılık yapıp fiyat artırımına gidiyorsak, bizim kalitemizde sıkıntı vardır. Biz hiç kimseyi suçlamadan bu bereketli ayda ahlaki kalitemizi insani ve İslami kalitemizi arttırmanın yollarını aramalıyız.
Bizlere ne oldu böyle? Komşusu aç iken tok yatan bizden değil emrini söylüyoruz, ancak uygulamada sıkıntılarımız yok mu? Unutmayalım bu dünyada hepimiz misafiriz. Misafir haneden her gün birer iki şer sevdiklerimiz, dostlarımız ve arkadaşlarımız aramızdan ayrılıyor. Belediyemizin hoparlöründen bir gün bizim de anonsumuz yapılacaktır. Eş dost biraz ah vah ettikten sonra biz tek başımıza uzun bir yola çıkacağız. İstesek de istemesek de bu uzun yolu tek başımıza yürüyeceğiz.
Ölüm son değil yeni bir başlangıçtır. Bazen ölüm sonrası hayat yoktur diyenlere rastlıyoruz. İnanın bunlar boş laflar. Biz bu dünyaya gelmezden önce nerede idik. Belki Antalya’da bir portakalda vitamin, Kayseri pastırmasında protein, Edirne peynirinde yağ, Konya buğdayında karbonhidrat idin. Ne oldu baban Konya unundan yapılan ekmeği, Edirne peyniri ile beraber yedi. Kayseri pastırmasından aldı. Allah, babanın vücudunda bunları cem etti sonra annene intikal ettin. Dokuz ay on gün sonra dünyaya geldin. Bak bizi Rabbimiz nasıl bir araya getirdi. Ölünce de toprak olsan hiçbir şeyin kalmasa ilk yaradılış gibi bizi bir araya getirecek yine o dur. Sonra da bu hayatın hesabını vereceğiz.
İşte fırsatlar kapımıza kadar gelmiş, oruç ile ruhumuzu, irademizi güçlendirirken tabiri caiz ise bırakın hak hukuk yemeyi, haram yemeyi; rabbimiz emrettiği için helal ve temiz olandan bile vazgeçerimin uygulamasını yapıyoruz. Onun için değerli kardeşlerim bu ayda yaşantımızı sorgulayıp kendimizi insani ve İslami terazide tartmalı eksik ve hatalarımızdan dönmeliyiz. Tam zamanı can bedende iken bu fırsatı kaçırmamalıyız.
Dinimiz bizden iman, ibadet ve ahlak istiyor. Bakın yüce ,Rabbimiz ne buyuruyor;
“Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz erdemlilik değildir. Asıl erdemli kişi Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere iman eden; sevdiği maldan yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, yardım isteyenlere ve özgürlüğünü kaybetmiş olanlara harcayan; namazı kılıp zekâtı verendir. Böyleleri anlaşma yaptıklarında sözlerini tutarlar; darlıkta, hastalıkta ve savaş zamanında sabrederler. İşte doğru olanlar bunlardır ve işte takva sahipleri bunlardır.” (Bakara, 2/177)
Ayetin aslında geçen bi’r kelimesine erdemlilik anlamı verdik. Buradaki erdemlilik kavramına iman, ibadet, bireysel ve toplumsal ahlakın girdiğini de görüyoruz. Onun için değerli dostlar eski tabirle nefis muhasebesini yapalım. Kendimizi hesaba çekilmeden hesaba çekelim. Evveli rahmet ortası mağfiret son on günüde cehennemden kurtuluş günleri olan Ramazan-ı Şerifi hakkıyla değerlendirelim. Sağlıcakla kalın, Allah’a emanet olun.
Özcan GÜNER