Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
– “Yedi helâk ediciden kaçının!” Sahâbîler: EyAllahınResûlü! Bunlar nelerdir? diye sordular. Hz. Peygamber: “Allah’a ortak koşmak, sihir (büyü) yapmak, Allah’ın haram kıldığı bir nefsi haksız yere öldürmek, faiz yemek, yetim malı yemek, savaş meydanından kaçmak, evli, namuslu ve hiç bir şeyden haberi olmayan kadınlara zina isnat etmektir,” buyurdu. (Buhari, Vasâyâ 23, Tıb 38, Hudûd 44; Müslim, Îmân 145. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vasâyâ 10; Nesâî, Vasâyâ 12)
1. Allah’aortak koşmak. Evrende mükemmel bir düzen var.Her şey programlanmış bir vaziyette.zamanı gelince ölçülerine uygun olarak gerçekleşiyor. Söz gelimi Güneşin doğması batması mevsimlerin oluşması. Hepsi bir ve tek olan Rabbim tarafından planlandığı zaman gelince gerçekleştirilmektedir. Mülkünde hâkim olan yaratan ve yaşatan, bir ve tek olan rabbimize ortak koşmaya şirk denmektedir. İnsanlar bile sahip olduğu mallarında ortak olunmasını kabul etmezler. Şayet evrende iki yaratıcıolsaydı nizam intizam bozulurdu. Onun için rabbimiz Kuranda Şirki büyük bir zulüm olarak adlandırır. Onun için bir kimse Müslüman olurken kelimeyi şehadette “Allahtan başka ilah olmadığına, Hz. Muhammedîn onun kulu ve elçisi olduğuna şehadet ederim” der. “Allah, kendisine şirk koşulmasını kesinlikle bağışlamaz. Bunun altındaki günahları ise dilediği kimse için affeder. Kim Allah’a şirk koşarsa, hiç şüphesiz korkunç bir iftirada bulunmuş, pek büyük bir günah işlemiş olur. Nisa Süresi:48
2. Sihir. Sözlükte “bir şeyi olduğundan başka türlü göstermek, aldatmak, oyalamak; birinin ilgisini çekmek, gönlünü çelmek”manalarındamastar olan sihr kelimesi “hile, aldatma; sebebi gizli kalan iş” anlamlarında isim olarak da kullanılmaktadır. (Lisânü’l-ʿArab, “sḥr” md.; Kāmus Tercümesi, II, 381-383) Râgıb el-İsfahânî’nin açıklamalarından hareketle sihir terimini “el çabukluğu, göz boyama ve yaldızlı sözler söyleme yoluyla gerçekleştirilen hile ve aldatma işi, şeytanla yakınlık kurup ondan yardım alma ve nesnelerin şeklini değiştirme iddiası” diye tanımlamak mümkündür. (el-Müfredât, “sḥr” md.) “Sihir kavramı iki anlamda kullanılmaktadır: Birincisi; cinler veya tabiatüstü olduğuna inanılan güçlerle yakınlık kurduğunu iddia ederek ve/veya gizli güçler atfedilen kemikler, cisimler, şekiller ve isimler gibi bazı nesneleri kullanarak iksir, tılsım, efsun vb. şeyler yapmak suretiyle ortaya koyulan işlerdir. İkincisi ise; el çabukluğu, göz boyama, renk ve duyu yanıltması, yaldızlı sözler söyleme, çeşitli ilaç, kimyasallar, teknik aletler kullanma gibi yollarla insanlarda farklı bir algı oluşturmayı amaçlayan işlemlerdir. İslâm geleneğinde bu tür uygulamalar da sihir kavramıyla ifade edilmektedir. Türkçede, sihir ve büyü kelimeleri eş anlamlı olarak kullanılmaktadır. Kadim toplumlarda yaygın olmakla beraber tarihin her döneminde insanların ilgisini çeken ve varlığını devam ettiren sihrin, yukarıda ifade edilen unsurları kullanarak birine iyilik ya da kötülük etmek veya onu zararlardan korumak, maddî-manevî bir menfaat sağlamak gibi amaçlarla yapıldığı görülmektedir. İslam dini, sihirle uğraşmayı büyük günahlar arasında sayarak yasaklamıştır (Buhârî, Tıb, 48 [ 5764]). Kur’ân-ı Kerîm, sihirle uğraşanların âhirette nasibi bulunmadığını ve onların şerrinden Allah’a sığınılması gerektiğini ifade etmiştir (el-Bakara, 2/102; el-Felak, 113/4).”Din işleri üksek Kurulu fetvası
3. Katil:Hergün haberlerde mutlaka cinayet haberleri gelmekte.Millet cıldırmış, kadın cinayetimi istersiniz?Annesini babasını öldürenler mi istersiniz.Uzun zamandır konuşulan bebek cinayetlerimi istersiniz.Bu işlerin sonu nereye varacak. Adam yatıyor habisten çıkıp işlerine devam ediyor. Hâlbuki” Bir mü ‘minin diğer bir mü ‘mini öldürmesi olacak şey değildir. Fakat yanlışlıkla olabilir. Kim yanlışlıkla bir mü’mini öldürürse, cezası, mü’min bir köleyi azat etmesi ve ölenin ailesine diyet ödemesidir. Ancak ölenin ailesi bağışlarsa, diyet ödemesi gerekmez. Şâyet ölen mü’min olmakla birlikte size düşman olan bir kavimden ise, öldürenin cezası, sadece mü’min bir köleyi azat etmesidir. Eğer öldürülen kişi, aranızda anlaşma bulunan kâfir bir kavimdense, o takdirde ceza, ölenin ailesine diyet ödemesi ve mü’min bir köleyi azat etmesidir. Bunları yerine getirmek için yeterli imkânlara sahip olamayan, bunun yerine peş peşe iki ay oruç tutmalıdır. Allah bu cezaları, yanlışlıkla adam öldüren kimsenin tevbesini kabul etmek için koymuştur. Allah, hakkıyla bilen, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olandır.”Nisa Süresi:92
4. Faiz yemek. Alın terine yapılan en büyük haksızlık olan faiz dinimiz tarafından büyük günah olarak adlandırılırmıştır.“Faiz yiyenler ancak şeytanın çarparak sersemlettiği kimse gibi kalkarlar. Bunun sebebi onların, “Alım satım da ancak faiz gibidir” demeleridir. Hâlbuki Allah alım satımı helâl, faizi ise haram kılmıştır. Artık kime Allah’tan bir öğüt erişir de faizciliği bırakırsa geçmişteki kendisinindir, durumunun takdiri Allah’a aittir. Kim de yine faizciliğe dönerse işte bunlar orada devamlı kalmak üzere cehennemliklerdir” Bakara Süresi 275.Ayet .
5. Yetim Malı yemek:Hakkımız olmayan başkasının mallarını haksız yere yemek büyük bir zulümdür.Hele bu haksızlık yetim bir kimsenin malı ise sonuçları öak daha vahimdir.Bu konuda Rabbimiz Kuranı kerimde yetim malı yemeyi karnına ateş yemeğe benzetir.
6. Cepheden kaçmak.Cepheden kaçmak taktik gereği dışında büyük günahlardandır.Bir Müslüman bırak cepheden kaçmayı ölürsem şehit kalırsam gazi anlayışında olmalıdır.
7. Namuslu kadına zinâisnad etmek. Namuslu Müslüman kadınlara zina ettiği iftirâsında bulunmak (kazif), Efendimiz ‘in helâk edici olduğunu bildirdiği ahlâkî bir düşüklük ve büyük bir haramdır. Her ne kadar burada namuslu Müslüman kadınlara iftirada bulunmak zikredilmiş ise de namuslu Müslüman erkeklere yöneltilecek iftira da aynı hükümdedir. İftira eden hür bir kimse ise 80, köle ise 40 değnek cezasına çarptırılır.
Dostlar bu hafta peygamberimizin uyarılarından,uzak durmamızı istediği yedi davranışı sizler ile paylaştık.Sağlıklı huzurlu günler dilerim.