Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Kurşun Kalem
Kurşun Kalem

Anladım Ki Bu Uzunköprü’den Bir Şey Olmaz; HÜKÜMET KONAĞI İÇİN SON KELAM…

Hükümet Konağı Projesi’nin yer seçimi süreci, bu şehre dair zaten kırıntı halinde olan umutlarımı tamamen silip attı. Öyle bir yer hayal edin ki, esnafından sivil toplum kuruluşlarına kadar hiçbir kesim, kendisini doğrudan etkileyecek bir projede fikir beyan etme ihtiyacı dahi duymuyor.

Siyaset tarafına bakacak olursak, durum daha da içler acısı. Genel iktidarı temsil eden Sayın Önder Kuruşar ve yerel iktidarı temsil eden Sayın Turgut Özgüç’ün bu konuda beyanını duyan var mı? Her iki başkanın da süreçte partileri adına daha etkin rol almaları gerekirken, nedense görünmezliğe büründüler. İyi insanlar, lakin siyaseten durum bu maalesef.

***

“Bir şehrin sürdürülebilir kalkınması, ancak tüm paydaşların katkı verdiği ve ihtiyaçlarının gözetildiği bütüncül bir planlama anlayışıyla mümkündür” diye yazıp duruyorum, ama bizim paydaşların çoğu bu cümlenin ne anlama geldiğinin bile farkında değil.

Bu tablo karşısında, Uzunköprü’nün kritik kararlarını ne yazık ki şehrimizde “misafir” ettiklerimiz alıyor, aslında almaya mecbur bırakılıyor.  Haklılar mı? Elbette haklılar. Bize kalsa, bir arpa boyu yol alamayacağımız aşikâr. Hükümet Konağı Projesi’nin yeri belirlenirken de tam olarak bu yaşandı.

***

Yeni Hükümet Konağı’nın avam projesi kamuoyuna ilk kez 2017’de duyurulmuştu. Dile kolay, üzerinden sekiz yıl geçti, ama biz hâlâ bu projenin yerini dahi belirleyemedik. Sekiz yılda umursamadığımız, çözemediğimiz bu mesele, sekiz günde nasıl halledildi, hep birlikte gördük.

Hükümet Konağı, bir şehrin kimliğini, geleceğini temsil eden bir yapıdır. Ancak bizimkiler, bu projenin şehrin gelişimine katkı sunacak alternatif alanlara yapılması konusunda en ufak bir ısrarcılık gösteremedi, bir çözüm üretemedi. Yazık!

Sonuç? Üniversite gelişim alanını yok etme pahasına, 600 yıllık ticari geleneğe sahip cadde esnafına yaratacağı etkiyi düşünmeden, proje alanı olarak Karayolları Bakım Evi’nin bulunduğu taşınmaz bu gün yarın kesinlik kazanacak gibi duruyor. Bir değişiklik olmadığı takdirde; yine başkalarının kararlarıyla yaşamaya devam edecek, yine kendi kaderimizi başkalarının ellerine bırakmış olacağız.

***

Bazılarınızın, “Alt tarafı bir hükümet konağı içinde 50-60 memur çalışacak, ne kadar da abartıyorsun!”  dediğini duyar gibiyim.

Öncelikle, bu sığ bakış açısından kurtulmak lazım. Uzunköprü’nün mevcut durumu itibarıyla çakılacak her çividen maksimum verim almak zorunda olduğumuz tartışılmaz bir gerçektir. Bu yüzden projeye, sadece bir bina meselesi olarak bakmak yerine, şehrin ekonomik canlanmasına, sosyal dokusuna ve geleceğine yön verecek stratejik bir adım olarak görmek daha doğru olacaktır.

Peki nasıl? Gelin, Karayolları Bakım Evi haricinde değerlendirilen iki farklı lokasyonu birlikte inceleyelim:

Beyaz Saray-Atatürk Çay Bahçeleri Alternatifi:

10-15 ağacın varlığı nedeniyle “şehir merkezindeki nefes alınacak tek yer” olarak nitelendirilen, ancak aslında alabildiğine betondan ibaret bir alan.

Hükümet Konağı’nın buraya yapılması ve mevcut yapının Adalet Meydanı ile birleştirilmesiyle oluşacak 5.700 m²’lik alan, şehrin göbeğinde bir cennet yaratmamıza olanak sağlayabilir.

Meydanda yeşil tonlarının hakim olduğu bir düzenleme, mevcut ticaret alanlarına eklenebilecek butik işyerleri ve bu gölgeli alanın karşısına konuşlanacak modern bir Hükümet Konağı’nın yaratacağı sinerji, hem Uzunköprü’ye hem de şehrin kalbine yeni bir kimlik kazandırabilir. Elbette ki; yer altı otoparkları ve taşıt yoluna dair yapılacak düzenlemeler durumu başka bir seviyeye taşıyabilir.

Tarihi Taş Köprü Çevresi Alternatifi:

UNESCO sürecindeki tarihi köprümüzün hemen yanı başında 50 bin metrekarelik bir alan var. Ne yazık ki bu değerli alan (Perşembe pazarı hariç) ne şehrin sosyal hayatına ne de ekonomik değerine katkı sunabiliyor. Öncelikle bu kıymetli bölgeyi pazar yerinin keşmekeşinden, uçuşan poşetlerden ve gürültü kirliliğinden kurtarmalıyız. (Örneğin, Pazar yeri Çakıcı Otel karşısındaki köy minibüsleri durağına taşınabilir.)

Daha da önemlisi, tarihi taş köprümüz çevresinde (rahmetli Mehmet Al’ın çay bahçesinden başlayıp yol boyunca uzanan şehir teraslı tek katlı 70-80 adet işyeri – sayısı arttırılabilir!) bir bedesten çarşısı inşa ederek yeni bir ticaret aksı oluşturabiliriz. Böylece 400 metreye sıkışmış (ve bu yüzden fahiş kiralara yol açan) cadde ticaretini genişletme fırsatı yakalarız. Bölgeye tarihi mimariyle uyumlu bir Hükümet Konağı yapılması ise bu dönüşüme kesinlikle ivme kazandırır. Günlük yüzlerce vatandaşın gelip gideceği bu alan, ticari canlılığı artıracak ve köprü çevresini şehrin yeni cazibe merkezi, turistik bir alan haline getirecektir.

***

Belki de projenin nereye inşa edileceğinden ziyade asıl şu soruyu sormamız gerekiyor: Uzunköprü’nün geleceğini kimler şekillendirecek? Yerel dinamikler mi, yoksa “misafirlerimiz” mi? Cevap şimdilik ortada görünüyor.

Peki biz ne zaman uyanacağız? Yoksa uyandığımızda yine çok geç mi kalmış olacağız? Eğer bugün doğru kararlar veremezsek, yarın “keşke” demenin, akabinde ise onu bunu suçlu ilan etmenin bir anlamı kalmayacak. Benden söylemesi..

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER