Sizler gazetemiz okurlarını bilemem ancak halk arasında çok bilinen ve telaffuz edilen bir deyim, bir tabir vardır ya;
“KABAK TADI VERDİ”
Diye.Hayır!… Öyle değil, KASABALI olarak bence bu kabada bu saatten sonra insanlara sofrada pilav üstü makarna tarlalarında da susam arasında biten, yetişen ayrık otlarına benziyor.
Başta siyasetten ticarete, ekonomiden spora, sosyal ilişkilere kadar her neyse ne varsa bizim kasaba tat-tuz-koku, işitme duyusu-duygusunu kaybetmiş yitirmiş. Bundan dolayı bizim kasaba neredeyse bizim bu gazetelere kayıp-zayi ilanı verecek kadar kendini kaybetmiş. Özellikle siyasi parti ilçe başkanları, partilerin temsilcileri yöneticileri neredeyse sanki belediyenin birikmiş zekatını verircesine ödermişçesine sadece ahkam kesiyorlar, icraat yok varsa-yoksa benim gibi eleştiri yapıyorlar akıl veriyorlar sözde yol gösteriyorlar.
***
Şimdi bizim kasabadan örnek vermişken ilerleyelim gene bir kasabanın iki siyasi parti ilçe başkanları oturup kendi aralarında konuşuyorlarmış.
Başkanın birincisi;
“Benim bir seçmenim var çok salak”
Demiş.
Öteki Başkan’da;
“Hayır olamaz benim seçmenin daha salak.” Demiş.
Tartışma fazla uzamadan kimin seçmeninin daha salak olduğunu anlamak için yarışma yapmaya karar vermişler.
Önceki Başkan seçmenini yanına çağırıp;
“Git bana beş liraya kamyon al gel.” Demiş.
Öteki başkan’da seçmeninin çağırıp ve;
“Git bakalım ben parti binasında mıyım öğrende gel.”
Demiş.
İki seçmen dolayısıyla yolda karşılaşmışlar önceki seçmen;
“Yahu bizim partinin Başkanı çok salak, bugünün Pazar olduğunu bildiği halde beni kamyon almaya gönderiyor.” Demiş.
Öteki seçmen de ona;
“Bizim Başkan daha salak yanında telefonu varken-dururken beni onu bulmam, aramam için parti binasına gönderiyor.”. Demiş.
***
Bakın baştan söyleyeyim bu aktardığım kıssadan hisseyle bayramdan evvel tertip edilen toplantıya gitmeyen iki siyasi partinin ilçe başkanlarının hiçbir ilgi-alakası yoktur uydurmaya, yakıştırmaya kalkmayın.
Hani bu bahsettiklerim neye benziyor biliyor musunuz?
Günün birinde SİYASET-AHLAK ve SALAK askere gitmeye karar vermişler.
Askerlik devam ederken olası bir tatbikatta birbirlerini kaybettiklerinde nasıl buluşabileceklerini sormuşlar.
SİYASET;
“Beni nerede ararsanız orada bulursunuz.”
“SALAK:
“Beni nerede hırsızlık, yolsuzluk, uğursuzluk varsa orada bulabilirsiniz.”
AHLAK:
“Beni bir kere kaybederseniz zor bulursunuz, boşuna aramayın.”
Demişler.
***
Şimdi yolda yürürken şahsen bana diyorlar ve şöyle soruyorlar;
“KASABALI dayı başkan Ediz MARTİN’in İYİ PARTi’den seçilip CHP’ye yatay ya da dikey geçiş yapmasını iki cümleyle tarif eder misin? Özetler misin?
Kafam estiğince, gücüm yettiğince şöyle diyorum ve özetliyorum;
“GÖNÜLSÜZ YENEN AŞ, YA KARIN AĞRITIR YA DA BAŞ.”
Yani MARTİN Başkan zaten İYİ Partiden aday olduğu için rahatsızdı bu birincisi. ikincisi kendisini koyu bir solcu ve İYİ bir CHP’li olduğunu bilen CHP’liler bundan rahatsızdı.
*** *** ***
Farkında mısınız.
CHP kurultayını iptal ettirecek nitelikte bir ses kaydı. Birinci turun arasında Ekrem İmamoğlu telefonla Kılıçdaroğlu’yla konuşuyor. Diğer yandan da konuşmayı kaydedip sosyal medyadaki trollere “Kılıçdaroğlu teslim oldu” diye paslıyor.
Kemal Bey’in sesi kibar, nazik ve biraz da mahçupça geliyor; Kemal Bey son derece centilmen davranıyor; namuslu, düzgün hareket etmeye çalışıyor. Onurlu bir genel başkan olarak bırakmak istiyor. Sırtında hançerler var ama o hala CHP’nin imajına halel gelmemesi için çabalıyor. Kurultayda nasıl bir kumpas döndüğünü de anlamamış.
Ekrem İmamoğlu “Sayın genel başkanım” diye diye onu teslim almaya çalışıyor. CHP tarihinde böyle bir ihanet görmemiştir herhalde; söz konusu ses kaydı, Kemal Bey’i FETÖ taktikleriyle genel başkanlıktan nasıl düşürdüklerini de özetliyor.
Deniz Baykal’ı kaset darbesiyle istifaya zorlayan ekip, bu kez kurultay darbesiyle Kemal Kılıçdaroğlu’nu da genel başkanlıktan çekilmeye zorluyor. Centilmence davranma duygusu ön planda olan Kılıçdaroğlu, Kurultay’da dönen kumpası gündeme getirmekten kaçınıyor. Kılıçdaroğlu belki genel başkanlık koltuğunu kaybediyor ama asıl kaybeden CHP oluyor.
YORUMLAR