Dostlar sabahları haberleri izlermisiniz bilmiyorum? Ancak sabah kahvaltı öncesi mutlaka günlük gazetelere bir göz gezdirir,sabah haberlerini mutlaka dinlerim. Güne başlarken dünyada ve ülkemizdi neler olmuş bir bakarım.Bende alışkanlık olmuş.Sosyal medyayı pek takip etmem. Doğrusukullanmayı da beceremem.Gençler daha iyi bilir. Dün sabah yine alışkanlık gereği haberlere göz atarken Gazze’debir günde açlıktan 34 kişinin öldüğünü söylüyordu.Görüntüler içler açısı idi.Hatta bir anne feryat ediyordu.Dünyadan yardım talep ediyordu.Toplam ölü sayısının altmış bini geçtiğini spikersöylüyordu.Bu soykırım ve katliamlar dünyanın gözü önünde oluyor. Ancak gelin görün ki krallıklarla yönetilen komşu devletler ambargoyu delmek ortadan kaldırmak yerine sınır kapılarını kapatmışlardır. Adeta destek vermekteler. Milyonlarca dolarları silah alımına harcayan körfez ülkelerinin kılı bile kıpırdamıyor. Bu arada başta Siyonist ve katil İsrail’in bir numaralı destekçisi olan ABD ve AB ülkelerinin yöneticileri yıllardır demokrasi insan hakları diye bas bas bağırırken akan kan Müslüman kanı olunca sağırkesilmekteler. Ancakdünyada vicdan sahibi insanlarda var. Değişik halklardan nerde ise dünyadaki halklardan protestolar artarak devam etmektedir.Ambargoyu delmek için üçüncü kez değişik ülkelerden aktivist veinsan hakları savunucuları yardım gemisi hazırlayıp yola çıkmaktadırlar. Bu vahşeti sonlandırmak için çaba harcamaktadırlar. Biz ne yapıyor derseniz adam akıllı bir boykot bile yapamıyoruz. İsrail ve destekçilerinin mallarına destek olmamalıyız. Zaten sağlığa zararlı olan gazlı İçeceklere ve İsrail destekçilerinin mallarını almayarak bizde boykot uygulamalıyız.
Gazze’yeuygulanan ambargo olayıilk değil İslam tarihinde Mekkeli müşriklerin Müslümanlara uyguladığı ambargo, Peygamberimiz Hz. Muhammed’i ve Müslümanları yok etmeyi hedefleyen çok ağır bir sosyal ve ekonomik baskıydı. İslam’ın yayılmasını durdurmak için uygulanan bu ambargo hem inananları hem de onlara destek olanları hedef alıyordu.
Ambargonun Nedenleri ve Başlangıcı
İslam’ın yayılması ve özellikle Hz. Hamza ile Hz. Ömer gibi Mekke’nin önde gelen isimlerinin Müslüman olması, müşriklerin endişelerini artırdı. Müşrikler, Müslümanların sayısını artırmasını ve güçlenmesini engellemek için, Peygamberimizin mensup olduğu Haşimoğluları ve Muttaliboğulları kabilelerine karşı toplu bir boykot kararı aldı. Bu kararlar, Kâbe’nin duvarına asılan bir anlaşma metniyle resmiyet kazandı. Anlaşma, tüm Mekkelilere aşağıdaki maddelere uymalarını emrediyordu:
* Evlilik yasağı: Haşim oğulları ve Muttalib oğullarından kimseyle evlenilmeyecek ve onlara kız verilmeyecekti.
* Ticaret yasağı: Onlarla hiçbir şekilde alım satım yapılmayacaktı.
* Sosyal ilişki yasağı: Onlarla konuşulmayacak, görüşülmeyecek ve onlara acınmayacaktı.
Ambargonun Uygulanması ve Yaşanan Zorluklar
Bu ambargo, Peygamberimiz Hz. Muhammed’i ve destekçilerini Mekke dışında Şi’b-i Ebi Talip denilen bir vadiye sığınmaya zorladı. Üç yıl süren bu tecrit boyunca Müslümanlar büyük bir açlık ve sefaletle mücadele ettiler.
* Çocukların açlıktan ağlama sesleri çok uzaklardan duyuluyordu.
* İnsanlar açlıktan ağaç kabukları, yaprakları ve derileri yemek zorunda kaldı.
* Müşrikler, özellikle hac mevsiminde, Müslümanların erzak almasını engellemek için satıcılara daha fazla para veriyor, böylece Müslümanlar elleri boş dönüyordu.
Bu zorlu dönemde Hz. Hatice ve Peygamberimizin amcası Ebu Talip gibi destekçiler, ellerindeki tüm mal varlıklarını ambargo altındaki Müslümanların ihtiyaçlarını karşılamak için harcadı.
Ambargonun Sonu
Ambargo, üç yılın sonunda, Kâbe’ye asılan anlaşma metninin, güve tarafından Allah’ın adıyla başlayan kısımları hariç, neredeyse tamamının yenilmesi mucizesiyle sona erdi. Mekke’nin ileri gelenlerinden bazıları bu duruma şahit olunca, ambargonun kaldırılması yönünde baskı yaptılar ve anlaşma yırtıldı.
Bu olay, Müslümanlar için büyük bir imtihan ve dayanıklılık sınavı oldu. Ambargo, fiziksel zorlukların yanı sıra, İslam’ın haklı davasına olan bağlılığı daha da pekiştirdi. Ambargonun bitiminden kısa bir süre sonra, Peygamberimizin en büyük destekçileri olan amcası Ebu Talip ve eşi Hz. Hatice’nin vefat etmesi, bu yıla “Hüzün Yılı” adının verilmesine neden oldu.
Sonuç olarak adım adım bize yaklaşan tehlikenin farkında mıyız? Siyonist arzı mevut inancı gereği Yahudiler adım adım sınırımıza doğru yaklaşmaktadırlar. Coğrafyamızıkana bulayarak yaklaşmaktadırlar. Bizler hala GS Osimeni alıp almadığını, Osimenin ne zaman geleceğini mi konuşuyoruz?Yoksa Hakan ÇALHANOĞLU GS mı FB mi transfer olacak .Allah’ım bizi gaflet uykusundan uyandır.
“Hazır ol cenge istersen sulhu salah” demişler.

YORUMLAR