Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Kurumsal
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Kurşun Kalem

NEBATİ YAĞmacılık…

“Hiçbir şey yapmasak temmuz ayına yetecek kadar stok var. Sanki kuyruk varmış gibi, sonradan üretilmiş fotoğraflarla ihanete varan söylemleri destekleyenlerle bir iletişimimiz olacak”

Kim diyor bunu?

Türkiye Cumhuriyeti Ekonomi Bakanı Nureddin NEBATİ…

Peki, kime diyor?

Sanki kuyruk varmış gibi(!) servis edilen görüntülerin üzerinde siyasi çıkar uğruna tepişenlere…

Ne yapacağım diyor Bakan Nebati?

“İletişime geçeceğiz” diyor.

İletişime geçmekten benim çıkardığım anlam; Olmayan bir mağduriyeti yaratıp, sonrasında da yüreğine kıtlık korkusu düşürdükleri vatandaşları, hükümetin aciz kaldığına inandırıp kışkırtmaya çalışanlara hesabını soracağız gibi bir şey.

Buraya kadar her şey tamam…

Şimdi gelelim market kasalarında oluşan nebati yağ kuyruklarının, yağma görüntüsüyle servis edildiği meseleye.

Bakan Nebati’nin iki cümlelik açıklamasında ele aldığı yağ kuyruğu konusunu;

1-Sonradan üretilmiş fotoğraflarla ihanete varan söylemler..

2- Temmuz ayına yetecek kadar stok var. Sanki kuyruk varmış gibi…

İki ana başlık altında değerlendirmek isterim.

1’inci maddede söylenmek istenen, daha doğrusu iktidara yönelik öfke pompalayıp vatandaşı galeyana getiren ve buradan oy devşirmeye çalışan, kişi ve kurumların olduğu tartışmasız bir gerçektir. Hatta durum öyle bir hal almıştır ki; Rusya – Ukrayna savaşının, küresel enerji krizinin, pandeminin yaşattığı ekonomik daralmanın bile sorumlusunu iktidar olarak benimsetilmiş; stokçuluk ve fahiş fiyatlar üzerinden yürütülen dolandırıcıyı bile meşru bir ticaret olarak göstermeye çalışan klikler türemiş/türetilmiştir.

Elbette ki kabul görmek zorunda olduğumuz küresel krizin, Nas, Felak derken fırlatılan döviz kurunun allak bullak hale döndürdüğü iç piyasa dengesinin; sabit gelirliden, esnafına, tarımsal üretimden sanayi kuruluşlarına kadar esiri altına aldığı ülkemizde, bu sorumluluk tabii ki 20 yıllık Ak Parti iktidarınındır. Ve ‘O’ iktidar; bir önce ki yazımda da kaleme aldığım üzere parmak sallamakla, zincir marketleri şikayet etmekle, doktorlara kapıyı işaret etmekle bu sorumluluğu geçiştirilemez, inkar edemez.

***

Sıra geldi bakan beyin “Temmuz ayına yetecek kadar stok var. Sanki kuyruk varmış gibi…” söylemine…

Bana göre vatandaş için de Ak parti iktidarı için de en tehlikeli söylem budur. Öyle ki; bu söylem ülkeyi yöneten kadroların meseleden uzak olduğunun ya da uzaklaşmak istediğinin en net ifadesidir.

Ne demek? Yağ kuyrukları varmışçasına…

Yok muydu? Ya da “Temmuz ayına kadar yağımız var” deyince birden yok mu oldu?

Anlaşılan o ki; Bakan bey hâlâ insanların “yağ bulamayacağız,” endişesiyle rafları boşalttığını sanıyor. O kuyruklar da ki hâkim olan düşüncenin “kıtlık korkusu” olmadığını, gösterilen refleksin bu gün 120 TL’ye satılan Ayçiçek yağının birkaç gün içerisinde 250 TL’ye yükseleceğini bilme çaresizliğinin yansıması olduğunu görmezden gelip,  bir bakıma meselenin özünün kenarından dolaşmayı tercih ediyor.

Neden mi?

Çünkü; “Paniğe gerek yok. Bu gün 120 TL’ye satışı yapılan Ayçiçek yağını bir hafta, hatta stoklarımızın yeterli olduğu Temmuz ayına kadar 120 TL’ye temin edebileceksiniz” diyemiyor da ondan.

Bol bol parmak sallamanın, 3 harfli, 6 harfli marketleri vatandaşa şikayet etmenin fiyatları indirmediğini gören tüketicilerde, kör tuttuğunu öpermiş ticaretinin hakimiyeti altına giren ülkemizde, kendini biraz daha geç öptürmek için kuyruklara akın emişte hata mı yapmış?

Nasıl etmesinler ki; Kömürün tonu girdi fiyatlarıyla tarif edilemeyecek şekilde Bin 400 TL’yi aşmasına kimse dur diyememiş. 3 harfli marketler vatandaşın cebine göz dikiyor diyenlere inanmış fakat inandıkları onlara çare dahi olamamış, hatta KDV indirimi adı altında milyarlarca lirasını kaptırmış.

Yahu çok uzakta değil Edirne’de, Uzunköprü’de, Keşan’da onaylı tarife ile satılması gereken stratejik bir ürün olan ekmeği “bakanlıkmış, valilikmiş, ticaret il müdürlüğüymüş, odaymış takmam. Benin maliyetim arttı”  diyen fırıncılar haftalarca kafalarına göre zamlı ve onaylı tarifesi olmadan satmadılar mı?

Sahi ne oldu sonuç? Geri dönüşü olmayan yalandan düzenlenen tutanaklar ve haklıda ya da haksız fark etmez sisteme karşı başkaldıran fırıncıların isteğinin onaylanması ile sonuçlanan bir süreç. Sonra da 10-20 tane fırıncıyı dahi caydırmaktan aciz kalan bir yapının binlerce, on binlerce şubesi olan, perakende, tedarik ve hatta üretim zincirini elinde tutan bir yapıya diş geçireceğiyle biten mutlu sonu olan bir masala inanmasını bekle.

Sonrasında da sosyal medya goygoyunun(!) ardından siyasi iktidara güvenini yitirdiğini düşündüğün vatandaşların, soluğu yağ kuyruğunda almasını şaşkınlıkla karşıla. Bence milleti bırak da, sen biraz kendi boyunu arşınla…

Hadi kalın sağlıcakla…

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER